• insanların artık doğurmaması gerektiğini; çocuk yapmanın hem ebeveyn açısından, hem de çocuk açısından; hem dünyamız için, hem de dünyaya gelen bireyin kendi kişisel varoluşu için pek bir getirisi olmadığını savunan görüş.

    tabi bu güdük tanım sizde hemen nihilistik bir görüş izlenimi yarattı fakat işin aslı pek de öyle değil. şu makaleye bi göz atın derim;

    http://www.thecritique.com/…heory-of-anti-natalism/

    bunun bir felsefe olmadığı savunulmuş gerçi ama yine de uzun zamandır düşündüğüm ve hatta belki de savunduğum bu görüşün bir ismi dahi varmış ve bu konuda literatür dahi oluşmaya başlamış.

    zıt görüş için: natalizm
    türkiye'nin en büyük feylesofunun bu konu hakkındaki görüşü için; en az 3 çocuk doğurun
  • insanın diğer tüm türler içerisinden bilinç kazanmasını yadırgayan, kötüleyen bir kaos vari düşünce sistemidir. temsilcilerinden ilki: albert caraco olduğu düşünülmektedir.

    --- spoiler ---

    true detective karakterlerinden rust cohle adlı karakterin hayata bakış açısını tanımlar.
    rust'un kurduğu diyaloglardan biri:
    r: rust cohle
    -: martin hart
    r:bence insan bilinci evrimde trajik bir şekilde ilerledi.çok fazla bilinçlendik. doğa kendinden bağımsız bir bakış açısı yarattı.bizler doğa kanunlarına göre var olmaması gereken yaratıklarız.
    -bu çok mantıksız geliyor, rust.
    r: hepimiz bir yanılsama içindeyken duyusal deneyimler ve hislerin gelişimi sayesinde birey olduğumuzu sanan fakat aslında bir hiç olan bireyleriz.
    -yerinde olsam bu saçmalığı etrafta söylemezdim.
    -buradaki insanlar böyle düşünmüyor.
    -ben öyle düşünmüyorum.
    r: bence türümüzün yapması gereken onurlu davranış programlamamızı reddedip üremeyi durdurmak ve hep birlikte soyumuzu tüketerek kardeşçe bu haksızlığa bir gecede son vermektir.
    -o halde ne diye sabah yataktan kalkıyoruz ki?
    r: ben de kendime bunu soruyorum ama aslında bu sorunun cevabı intihar etme cesaretimin olmamasıdır.
    --- spoiler ---

    nitekim olayın içine iyice dalmadan bir tane cem yılmaz espirisinden gidelim.
    "yakışıklısın tabi. ama burada. bu alan dışına çıkma"
    anti natalizm (fatalizm) bir nevi hiççiliğin pesimist olgusundan doğan bir "çıkmaz sokak" algısıdır.
    pascal'ın kumarı ile oldukça benzerdir.
    kısaca pascal'ın kumarı: "her şekilde ibadet etmek karlıdır. tanrı varsa, zaten benim fikirlerim galip gelir. yoksa da kaybedeceğim bir şey yoktur."
    kendi kendini minimalistlerle doğrular. suçlarken ve eleştirirken elinde bolca malzeme kalır. tanrı ile ikili oynar. bu hiledir.
    aynı olgu anti fatalistlerde de gerçekleşir. biz insanoğlu canavarlaştık. yok olmadığımız veya buna cesaret edemediğimiz için her şeye karşı silahımız dolu ve tetiktedir.
    yanlışlanamaz. tartışılamaz gibi gözükür. aslında öyle değildir.
    homo sapiensler-homo africanus- homo neandertaller arasında şu anki insanın bilinç seviyesine ulaşacak materyaller mevcuttu. onulmaz rekabetler ve katliamlar sonucunda sapiensler kazandı. çünkü aynı alanı işgal etmek için savaşan rakiplerdi. hayat, türlerin alan savaşından başka bir şey değil. bir nevi "topluca savaş".
    insansı kuzenlerimizi katlettiğimiz için şu anki pozisyonumuzda duruyoruz. biz burayı hak ettik. aslında hakkıyla oturduğumuz tahtta, neden kendimizi canavar veya olmaması gereken olarak görelim? bizim konumumuzu başka türlerde işgal edebilirdi. biz izin vermedik! diğerlerinden daha vahşiydik, akıllıydık, becerikliydik, örgütçüydük. bu yüzden hayatta kaldık ve adapte olduk.

    tarihte veya hiçbir hayvanda gördünüz, okudunuz mu?
    "ya kusra bakma senin toprakları işgal ettik, soyunu sopunu kestik. canavarım ben kusra bakma. al tekrardan senin olsun burası. benim kayıplarımda varsın olsun. canın sağ olsun senin."
    hiçbir canlı kendi alanını savunurken veya işgale kalkışırken "elinde gülle" gelmez.

    bundan mütevellit; malthus'un, darwin'in rekabetçi teorisine kıyasla anti fatalistçilik çok havada kalan temeli sağlam kurulmamış, yalanıyla kendini avutan bir akım.
  • kendimi ne kadar zorlasam da üyesi olmayı başaramayacağım fikir akımı. acıların varoluştan tiksindirmeye değil, var olmaya tutundurmaya yaradığına inanıyorum. acıların arasına serpiştirilmiş mutluluklar olmalı tabi bunun için, ne zaman geleceği belli olmayan kumar ödülü gibi, yaşamaya ve hayata tutundurur ara sıra kaybetmek.

    bu anlamda var olmak tabi ki bir risk, yaşamanın sunacağı ödül ve cezalar hayatına dengesiz de dağılabilir, dünyaya geldiğin andan itibaren acılarla dolu bir hayatın da olabilir ama güzel şeyleri kovalamaya ve o umudu taşımaya değer diye düşünüyorum var olmak. hiçliğin acıdan daha makul olduğuna inandıramıyorum kendimi.

    kapak resmi ve türkçeye çevrilmiş ismi ne kadar abartılmış bir varoluş sancısı ve komedi içerse de (keşke hiç olmasaydık: var olmanın kötülüğü) antinatalist david benatar'ın kitabına da şans verilmeli.

    (bkz: better never to have been)
  • savunucusu olduğum görüş.özgür irade dışında varoluşa atılmak suçtur. ve hesap hakkımız var.

    https://tr.sputniknews.com/…e-babasina-dava-acacak/
  • bahiscileri, kendi iradeleri ile mekani terk etmezler. terk etmemekle kalmayip, ustune bir de bdsm kursuna yazilirlar. kurs bitiminin ardindan da yasamlarina; acilarin cocugu vegan hipster subspecies olarak devam ederler...

    bunun bir de arap versiyonu varmis meger;

    - abu al alaa al-maari kim ola ki?

    orjinaliymis

    konuyu hortlatan da; ana babasina dava acmasiyla magazin gundemini senlendiren, hintli raphael samuel.
  • yeni duyduğum, dünyaya çocuk getirmenin zalimce ve ahlaksızca olduğunu öne süren felsefemsi. doğacağın memlekete ve imkanlarına göre değiştiğini düşünsem de doğuştan gelen hastalıklar,engeller vs. hayatı olumsuz etkileyebileceğinden, bireyin bu şartlar altında dünyaya gelmesinin zalimce olacağı kanaatindeyim çünkü hayat her şeye rağmen güzel zırvalarına inanmıyorum bazı şeyler çok ağır. bir yandan desteklenebilir bir yandan da manasız bulduğum konu. kontrollü olmak şart. ama şu şartlar altında soyumuzun kuruması için desteklerim. dünya günden güne çığrından çıkıyor çünkü.
  • "böyle bir dünyaya bebek getirmek zalimliktir." diyerek insanların üremesine karşı çıkan düşünce akımıdır.
  • mutlak mutluluğu arzulayan ve elde edemeyen insanların ortak bilinçaltıyla beslenegelmiş bir garip felsefi düşünce.

    dünyaya hiç gelmemeyi seçmek yerine, istendiği zaman dünyadan çıkabilmeyi seçenek haline getirsek? hayatta kalma güdüsünü baskılamayı başarırsak olabilir mi? dünyadaki amacımız hayatta kalma dışında bir şeyler olursa daha mutlu olabilir miyiz?

    var olmayı acı veren bir eylem olmaktan tamamen ayıracak olan gelişmelerin önünü kapatmak mı daha ahlaksızca? yoksa var olmanın acı veren bir eylem olmaktan ayrılabilmesi için nesillerin uzunca süreler varoluş eziyetinin içinde olmaları mı? kurulan bu medeniyetin varması gereken bir yer olmalı. belki de ölüm ve acı her zaman galip gelecektir ve onları yenmenin bir yolu yoktur. yaşamadan bilinmez mi demeli, yaşamamalı mı?
  • şerefsizim benim aklıma gelmişti. gerçek. diyebileceğim akım. düşünmeye başladığım zamandan beri inandığım bir olgunun aslında adı konmuş bir akım olduğunu yıllar sonra farketmek güzel. çünkü benim gibi düşünen başkalarının olduğunu bilmek insana garip bir güven ve huzur veriyor. kendini kronik mutsuz ve güvensiz hisseden bir insan benim gibi hiç doğmamış olmayı dileyecektir. bu mümkün olmayacağına göre en azından başka bir insanın doğmasına vesile olmamak misyon edinilebilir kanaatindeyim.
hesabın var mı? giriş yap